Greensill skandalı gölge bankacılığın risklerini gösterdi
Birincil sekmeler
Finans sektöründe, özellikle de hızlı meydana gelen devrimlerin sonu kötü bitiyor
Greensill Capital adındaki gölge bankanın ani patlaması merkez bankalarının ve finansal düzenleyicilerin dikkatini çekecek. Bu küresel oyuncunun, tedarik zinciri finansındaki rolu sistemik bir tehdit oluşturmuyor ya da merkez bankalarının kurtarmasına ihtiyaç duymuyor. Ancak bankanın güç zehirlenmesinden güçlü bir rakibe dönüşümü, küresel finans sisteminin dönüşümüyle ve düzenleyicilerin gelişmeleri yakından takip etme yetisiyle ilgili önemli soruları ortaya çıkarıyor.
Greensill, gerçekleşmeyi bekleyen bir finansal kazanın tüm klasik izlerini taşıyordu. Lex Greensill, bankanın göze çarpan kurucusuydu. Şirketin websitesi, Greensill’in “hayata mütevazı başlangıcından devrimci düşüncesine” övgüsünü taşıyor. Greensill, Avusturalya’da kavun tarımı yapan ailesininin işlerinin, yetersiz finansal tedarik zinciri nedeniyle yıkıma uğradığına tanıklık etti.
Finans alanında, özellikle de hızlı bir şekilde meydana gelen devrimlerin sonu kötü bitiyor. Greensill Capital 2011 yılında, Greensill’in devasa bankacılık kariyerini bırakmasının ardından kuruldu. Morgan Stanley ve Citibank gibi dev bankalarda çalışmış olan kurucunun şirketi 2019 yılında 10 milyondan fazla müşteriye, 175 ülkede tedarikçilere ve 143 milyar doların üzerinde finansmana ulaştı. Kurucusu aynı zamanda hükümetle güçlü bağlar kurdu ve İngiltere Eski Başbakanı David Cameron’u danışmanı olarak işe aldı.
Financial Times’ın haberine göre, bankacılık sektöründe bu ölçekte bir genişleme, yüksek risk alımına ve düşük kaliteli kredilere işaret eder. 2016 ve 2017 yıllarında, bankanın yükümlülükleri varlıklarının üzerine çıktı. Yine de Lex Greensill, şaşırtıcı bir şekilde ilk olarak özel sermaye grubu General Atlantic’i 250 milyon dolarlık yeni sermaye sağlamaya ikna etti. Ardından ise Japon girişimci Masayoshi Son’ın SoftBank Vision 1,5 milyar dolarlık fon sağladı.
Bu nedenle İngiliz yan şirketinin 2019 yılının sonundaki kayıtlarının oldukça sağlam bir bilanço göstermesi şaşırtıcı değil. 2019 yılının sonunda şirketin 155 milyon dolarlık sermaye tamponu, 682 milyon dolarlık toplam varlıklarını destekliyordu. Ancak tedarik zinciri finansmanında, bilançolar alınan risklerin doğasıyla ilgili çok az bilgi veriyor. Tedarik zinciri finansmanı, oldukça eski bir pratik olan faktoringin modern ismi. Bu sistemde tedarikçiler, müşterilerinin kendilerine olan borçlarını, bir finans şirketine indirimli bir fiyattan satıyor.
Lex Greensill’in devrim niteliğindeki yeniliği ise, bu borçların yatırım fonları haline getirilebileceğini fark etmesi oldu. Bu durum ise 2008 finansal krizinden önce yatırım bankalarının yüksek faizli mortgage kredilerini menkul kıymetlere dönüştürmesiyle benzerlik taşıyor. Büyük oranda Credit Suisse Asset Management ve fon yöneticisi GAM’ın müşterisi olan yatırımcılar, Greensill’in borçları kapatmak için kredi sigortası alması gerektiğini söyledi.
Ancak yüksek faizli mortgage kredisi veren kurumların aksine, Greensill risk almaya devam etti çünkü şirket, fonun sigorta altında olmayan bir kısmında ilk zararlarını görmüştü. Bu sigorta özellikle de portföylerin ağırlığı nedeniyle yatırımcılar için oldukça önemliydi. Scope derecelendirme kurumu, 2019 yılında Alman yan şirketin kredilerinin üçte ikisinin birbiriyle bağlantılı tek bir özel şirket grubuna ait olduğunu söyledi. Bu nedenle Alman finansal düzenleyici kurumu BaFin’in endişeleri yükseldi. Bu ay ise, Alman operasyonlarının faaliyetinin durdurulması için karar aldı.
Greensill’in bilançosunun ortaya çıkaramadığı en büyük risk ise, sigortacıların artık güvence vermeyi durdurduğuydu. Greensill Capital’ın ana sigortacısı Tokio Marine kırmızı çizgisini çekti ve Greensill’in Avusturalya’da bulunan hukuk danışmanları, şirketi sigortayı yenilemeye ikna edemedi. Hem Credit Suisse hem de GAM fonlarını dondurma kararı aldı. Bu durum ise Greensill’in iş modelindeki oldukça yıkıcı olan bir hatayı gözler önüne serdi.
Sigorta olmaksızın düşük riskli bir kredi portföyü, potansiyel olarak yüksek riskle yer değiştirebilir. Greensill Capital, tıpkı iflas eden ödeme grubu Wirecard gibi ana akım bankacılık düzenlemelerinin dışında kalan faaliyetlerde bulunuyordu ve düzenlemelerin kapsamında yer alan bir Alman bankasına sahipti. Gölge bankacılığın çok daha ciddi sistemik şoklara sebep olma potansiyeli hafife alınmamalı.