Avrupa'da kriz bankacılıkla başlayabilir

Deutsche Bank, korona virüs krizinin Avrupa’da bankacılık sektöründe sistemik bir krizi tetikleyebileceğini, salgının etkilerinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük ekonomik daralmaya neden olacağını öngörüyor.

Almanya merkezli Deutsche Bank’ın bankacılık, finansal piyasalar ve regülasyonlardan sorumlu analiz ekibinin başındaki Jan Schildbach, korona virüs krizinin Avrupa bankacılık sektöründe sistemik bir krize neden olabileceğini belirten bir yazı kaleme aldı. Dünya'dan Hilal Sarı haberine göre, Avrupa bankalarının korona virüs resesyonuna güçlü sermaye düzeyleri ve bol likiditeyle girdiğini belirten Schilbach “Fakat karlılık hala düşük düzeyde. Bankacılık kazançları bu yıl ciddi bir baskı altında olacak. Kredi kayıp provizyonları sıçrayacak ve net kazançlar ciddi oranda düşecek - birçok banka zarar yazacak” değerlendirmesini yapıyor.

Kamu sektöründen dev destekler de geleceğini belirten Schilbach, hükümetlerin reel ekonomiye destekleri artıracağını, merkez bankalarının ve finans otoritelerinin bankacılık kurallarını gevşettiğini bunun da darbeyi yavaşlatabileceğini belirtiyor.

Mevcut durum stres testi senaryolarından daha ağır olabilir

Ancak Schildbach’ın yazarlığını yaptığı analize göre “Riskler hala çok büyük ve karantina sürelerinin uzaması yeni bir bankacılık krizini tetikleyebilir”. Krizin derinliği ve ne kadar süreceğine ilişkin belirsizlik nedeniyle etkileri Avrupa bankalarına yapılan stres testindeki senaryolardan daha derin olabilir. Schildbach’ın ifadeleriyle “Krizin büyüklüğü finansal kriz ve sonrasındaki resesyondan daha da ağır olabilir”.

Korona krizi yabancı bankalara ‘vefa testi’ olacak

Raporda yabancı bankalara düşen kritik role de dikkat çekilerek 2008 krizinde de görülen yabancı bankaların evine kaçması trendinin tekrar başlamasının da önemli bir risk olduğu belirtiliyor. Yabancı bankaların Alman şirketlere 2014’ten bu yana piyasa ortalamasının da üzerinde kredi verdiğini ve bu kredi büyümesinin 2018’de zirve yaptığını belirten rapor “Mevcut kriz, yabancı bankaların bu belirsiz dönemlerde diğer ülkelerdeki müşterilerine olan adanmışlığı konusunda çok kritik bir test niteliğinde olacak” değerlendirmesini yapıyor.

AB maliye bakanları ‘yarım trilyon euroluk’ pakette anlaştı

Avrupa Birliği (AB) maliye bakanları ekonominin korona virüs salgınından toparlanabilmesi için yarım trilyon euro değerindeki yardım paketi üzerinde anlaşmaya vardılar ancak derin bir resesyona doğru giden AB'deki toparlanmanın nasıl finanse edileceği sorusunu açık bıraktılar.

Hollanda acil kredileri koşullara bağlamak istiyordu

Önceki günlerde varılamayan uzlaşıya ancak Almanya ve Fransa tarafından Hollanda'nın itirazlarını geri çekmesi sağlanarak sonucu varıldı. Hollanda salgın ile boğuşan devletlere verilecek acil kredilerin bazı koşullara bağlı dağıtılmasını istiyordu. Anlaşmada toparlanmayı finanse etmek için ortak borçlanma senedi ihraç edilmesi konusu yer almadı. İtalya, Fransa ve İspanya korona virüs salgınıyla mücadele edecek para yaratmak için ortak borçlanma aracı ihraç edilmesini istiyor, Almanya, Hollanda, Finlandiya ve Avusturya buna şiddetle karşı çıkıyorlardı.

Korona tahviline devlet başkanları karar verecek

Anlaşmada ‘yenilikçi finansal araçları’ konusunun AB üyesi 27 ülkenin devlet başkanı nezdinde ele alınması gerektiği belirtildi. Yani son derece tartışmalı olan Avrupa ülkelerinin tek başlarına değil de ortak şekilde borçlanması, daha önce basında ‘korona tahvili’ olarak da yer alan ortak bir tahvil aracı gibi enstrümanlar başka platformlarda müzakere edilmeye devam edecek. Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, anlaşmayı AB tarihinin en önemli ekonomik destek planı olarak niteleyerek "Avrupa, bu krizin üstesinden gelebileceğini gösterdi" dedi. İtalya Başbakanı Giuseppe Conte Covid-19 salgınıyla mücadele etmek için bir araya gelemezse AB'nin varlığının tehlikeye gireceği uyarısında bulunmuştu.

100 milyar eurosu çalışan ücretleri için kullanılacak

Euro Bölgesi’ndeki ülkelerin maliye bakanlarının oluşturduğu Eurogrup'un başkanı Mario Centeno, paket kapsamında 100 milyar euronun çalışan ücretlerinin finanse edilmesi için kullanılacağını ve böylece şirketlerin istihdamı değil, çalışma saatlerini azaltabileceğini söyledi. Centeno, Avrupa Yatırım Bankası'nın şirketlere 200 milyar euro kredi sağlayacağını ve euro bölgesinin kurtarma fonu olun Avrupa İstikrar Mekanizması'nın (ESM) 240 milyar euroluk ucuz kredi sağlayacağını belirtti.

2. DÜNYA SAVAŞI’NDAN BU YANA EN BÜYÜK KRİZ

Deutsche Bank analizinde bunun normal bir resesyon olmayacağı, ekonominin geçmiş krizlere göre daha fazla daralacağı öngörülüyor. Euro Bölgesi ekonomisinin bu yıl yüzde 6,9 daralmasını öngören banka, ABD’de daralmanın yüzde 4,2, Birleşik Krallık’ta yüzde 6,5 daralacağını tahmin ediyor. Böyle bir daralma İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük ekonomik krize işaret ediyor. Raporda “Böyle bir ortam sistemik bir bankacılık krizini tetikleyebilir” ifadeleri kullanılıyor. Deutsche Bank raporunda 2009 finansal krizi sonrası ekonominin Avrupa Birliği Ekonomik ve Parasal Birliği’nde (Euro kullanmayı reddeden Birleşik Krallık ve Danimarka da içinde) yüzde 4,5 küçüldüğünü belirtiyor.