Avrupa bankaları son kalesini kaybediyor

2008 krizinden bu yana sıkıntılı bir sürecin içerisinde olan Avrupa bankaları yerel ekonomilerindeki gücünü ABD bankalarına kaptırıyor. Avrupa bankaları yerel ekonomilerin geleceğinden endişeli

Avrupa bankacılığı ABD bankalarının gücü karşısında kendi evlerini koruyamıyor. Mart ayında pik noktasına ulaşan Kovid-19 krizinin ardından Avrupa bankalarının kıtadaki yatırım bankacılığı gelir payı %50’nin altına geriledi.

Yerel bankalar Avrupa’da ilk defa yatırım bankacılığı payında aslan payını ellerinden kaçırdı. Sermaye piyasalarında şirket evlilikleri, satın almalar, sermaye ve borç danışmanlıkları alanlarında Avrupa bankaları ilk kez geride kaldı. Bankalar için danışmanlık payları büyük bir gelir sağlayıcısı olmasa da Financial News’in haberine göre Avrupa bankalarının bu payı ABD’deki rakiplerine kaptırması daha büyük geri çekilmelerin oluşmasına neden olabilir.

Şimdilik bu durum sadece söylenti düzeyinde kalsa da bazı bankacılar ve yöneticiler Avrupa bankalarının bu süreçten asla kurtulamayacağından endişeli. Korona virüsün yol açtığı darbenin Avrupa kıtasında Amerikan bankacılık hakimiyetinin olduğu yeni bir dönemini başlatacağından endişe duyuluyor.

Avrupa ekonomisi ABD hakimiyetine girebilir

ABD bankaları danışmanlık hizmetlerinde Avrupa’daki yerel rakipleri kadar nitelikli görünüyor. Bu durum bankaların Avrupalı müşterilerine kredi vererek kıta üzerinden para birikimini sağlaması yoluyla Avrupa ekonomilerinin desteklenmesi gibi görünebilir. Fakat Avrupa bankaları destekçileri Amerikan bankacılık devlerine çok fazla alan bırakılmasının yerel ekonomilere zarar vereceği görüşünde.

Avrupa bankaları ABD bankacılığının hakimiyetinin zararlı etkileri konusunda uzun yıllardır uyarılarda bulunuyor. 2016 yılında Barclays’in CEO’su Jes Staley Brüksel’deki politika yapıcılara yaptığı konuşmada Avrupa bankalarının katı düzenleme politikaları ve negatif faiz oranları nedeniyle uçurumun eşiğinde olduğunu söylemişti.

Staley açıklamasında, “Amerika'nın hakimiyetine girmek üzereyiz ve bu eğilim devam ederse, Avrupa'nın sermaye piyasaları neredeyse tamamen başka bölgede yerleşik firmalara bağımlı olduğu çok yakın bir geleceğe doğru ilerliyoruz. Bana kalırsa bu önemli bir sorun" ifadelerini kullanmıştı.

Salgın süreci hızlandırıyor

Kovid-19 krizi bu trendin hızlanmasına neden oluyor. Araştırma şirketi Dealogic'in rakamlarına göre, Avrupalı kredi kuruluşları Mart ayı başından Mayıs ayına kadar toplam yatırım bankacılığı ücret havuzunun sadece %49,2'sini karşılıyor. Bu rakamlar 2001 yılından beridir izlenen en düşük payı işaret ediyor.

Buna karşın ABD bankaları aynı süreçte bu havuzun %45’ini karşılıyor. Geçtiğimiz sene %39 oranında olan ABD bankalarının payı korona virüsün de etkisiyle en yüksek seviyesine ulaştı.

Avrupa bankalarının küresel planı 2008'de çöktü

2008 Finansal Krizi öncesinde Avrupa yatırım bankaları kendi bölgelerinde tartışmasız bir hüküm sağlıyordu. Barclays ve Deutsche Bank olmak üzere birçok yerel banka bu yerel gücünü küresel bir oyuncu olmak için kullanmıştı. Fakat bu plan beklenildiği gibi sonuç vermedi.

Finansal Kriz’in patlak vermesiyle Avrupa bankaları kendilerini ABD’deki krizin tam ortasında buldu. Bankaların bilançoları ABD’deki zehirli tahvillerle dolup taştı. ABD piyasa düzenleyicilerinin yakalarına yapışmasıyla HSBC ve Deutsche gibi birçok banka ağır cezalar ve hüsranla birlikte evlerine geri döndüler.

Avrupa ekonomisinin zayıflığı bankaları da etkiledi

Kriz sonrası dönemde de Avrupa bankaları rahat bir ortam bulamadı. Avrupa ekonomik toparlanmada ABD’nin gerisinde kalırken aşırı düşük faiz oranları ve oldukça acımasız iş dünyası ortamı nedeniyle yerel bankaların önü kesildi.

Deutsche Bank Sermaye Piyasaları ve Avrupa Yatırım Bankacılığı Eş Başkanı Henrik Johnsson, "Herhangi bir Avrupa bankası, ABD bankalarının zayıf olduğu 2010 yılında sahip oldukları pazar payına geri dönmek ister, fakat şimdilik odak noktamız yeniden inşa, kârlılık, maliyetleri kısma ve özkaynak yaratmaktır." İfadelerinde bulunuyor.